ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

BALIKESİR’DE BURUK 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ ANMASI

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bu yıl Balıkesir de oldukça buruk bir anma etkinliği ile gerçekleştirildi.Balıkesir Kadın Platformu'nun organizasyonu ile saat 17:00 de Toplu Taşıma Merkezi önünde toplanan 500'e yakın kitle,Deprem bölgesinde kaybedilen canlara saygı gereği Milli Kuvvetler Caddesi boyunca sessizce yürüyerek Alihikmet Paşa meydanında bir Basın açıklaması yaptılar.


            Burada deprem bölgesinde yaşamını kaybeden kadınlar için yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından basın açıklamasını okuyan Balıkesir Kadın Platformu Dönem Sözcüsü Ayşe Pınar Yahşi 8 Mart'ın kısa tarihçesine değinerek sözlerini şöyle sürdürdü.

            “Takvimler 8 Mart 1857'yi gösterdiğinde New York'ta 40 bin dokuma işçisi kadın eşit işe eşit ücret ve insanca çalışma koşulları talebiyle grev başlattı. İşverenin işçileri fabrikaya kilitlemesinin ardından çıkan yangında, 129 kadın hayatını kaybetti. Bu ölümler bir son değil, başlangıç oldu. Kadınların haklı direnişi tarihe geçti.8 Mart,  insan onuruna yakışır bir yaşam mücadelesi verirken yitirdiğimiz bu kız kardeşlerimizi anma günüdür.8 Mart; dünya kadınlarının taleplerini birlikte daha gür haykırdığı, kendilerini toplumda eşit bir birey olarak yok sayan çağdışı zihniyetlere karşı çıktığı, kadını sömüren, aşağılayan, yok eden sistem ve zihniyetlere karşı omuz omuza mücadele verdiği gündür Kadın haklarının kazanılmasında verilen direnişin simgeleştiği gündür! Emeğin hakkını ve eşit günlerin mücadelesini veren tüm kız kardeşlerim ve eşitlikçi erkek kardeşlerim.Hepimizin Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutlayacağımız bugün bizler, acılıyız, öfkeliyiz, yastayız..

            DEPREM ACISNIN ETKİSİNDE 8 MARTI

            “Milyonlarca insanda derin acılar bırakan Maraş depreminin etkileri,  savaşlarda olduğu gibi kadınlar ve çocuklar üzerinde daha ağır yaşanıyor.  Başta AKP iktidarının kapitalist politikaları olmak üzere, sermayenin, kentsel rantın, liyakatsizliğin, insan hayatını hiçe sayan imar uygulamalarının sebep olduğu bu büyük yıkımın sonuçları, emek sömürüsüne baskı ve şiddete en çok maruz kalan kadınları daha derinden etkiliyor. Enkaza dönen kentlerden sağ kurtulabilen, yakınlarını kaybetmenin ağır travmasını yaşayan kadınlar bir taraftan da güvenlik endişesini yaşamakta, göçe, yoksulluğa, salgın hastalıklara ve şiddet riskine karşı en savunmasız toplumsal kesimi oluşturmakta.Büyük bir felakete ve insanlık dramına sebep olan iktidar ve kurumları ise kadınlara ve çocuklara reva gördüğü gerici politikalarını hemen uygulamaya koymaktan geri durmuyor. Diyanet İşleri Başkanlığı depremzede çocukların evlat edinenle evlenme engeli bulunmadığına dair tacavüz ve istismarı meşrulaştıran  fetvalar verirken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı,  kimsesiz kalan çocukları yurtlarda ve okullarda adları  taciz, tecavüz,  istismar ve şiddet ile anılan tarikat ve cemaatlere teslim etmekten utanmıyor.!

8 Şubat'ta kayıp çocuk olmadığını iddia eden Bakan, daha sonra yaptığı açıklamada yoğun bakımda olduğu gerekçesiyle kimliği tespit edilemeyen çocuklar olduğunu savundu. Depremin üzerinden 1 ay geçmesine rağmen kimliklendirme işleminin tamamlanamadığını itiraf etti. Bu da yetmedi, bir skandala daha imza atarak, Çocukların önemli bir kısmının sağlık kuruluşlarında olduğunu varsaydıklarını belirtti. Bizim kaybedecek tek bir çocuğumuz dahi yokken, Bakan Yanık'ın “varsayan” açıklamalarını asla kabul etmiyoruz. Refakatsiz ve kayıp çocuklara sayı gözüyle bakan ve çelişkili açıklamalar yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ı istifaya davet ediyoruz ve bir kez daha meydanlardan soruyoruz,Çocuklarımız nerede?

            “YAŞANAN YIKIM VE CAN KAYIPLARININ SORUMLUSU TEK ADAM YÖNETİMİDİR”

            “Yaşanan yıkımın ve can kaybının tek suçlusunun 20 yıldır iktidarda olan tek adam yönetimidir. “3 gün devlet neredeydi? O çok övündükleri duble yollar çökerek deprem bölgesine ulaşımı kapattı.Şimdi şunu sormak gerekiyor; topladığınız deprem vergileri nerede? Deprem gibi doğal afetlerde halkın barınma, gıda, sağlık ihtiyaçlarını karşılamak üzere 155 yıl önce kurulmuş olan Kızılay, neoliberal politikaların bir parçası olarak tek tek parçalara ayrılarak şirketleştirildi. Çadır üretimi için kurulan şirketse elindeki çadırları dağıtmak yerine para karşılığı başka bir yardım kuruluşuna sattı. Konserveleri sattı.Sonuç olarak son yaşanan depremde de görüldüğü üzere siyasi ve ekonomik ranta dönüşmeyen hiçbir yardım hayata geçirilmedi. 11 kenti ve en az 13 milyon insanı canından cananından, yerinden yurdundan, varından yoğundan, dününden bugününden koparan bu devlet pratiğinin ta kendisiydi.

Tam da bu yönetme biçiminin bir parçası olarak bilinçli bir kaosla AFAD'ın kendisinin bir afete dönüştüğünü izledik televizyon ekranlarından. “Ulaşamadığımız yer kalmadı” açıklamaları yapılırken, halk elleriyle çıkarıyordu yakınlarını yıkıntıların arasından. Depremin üzerinden iki gün geçmesine rağmen ulaşılamamış enkazlardan mesaj atarken insanlar, itibardan tasarruf olmaz diyenler, isyan eden halkın sesini kısmak için internette bant daraltma kararı aldı.Devleti yöneten AKP işte bütün otoriterliğiyle karşımızdaydı! Depremin ikinci günü henüz deprem bölgesine bile ulaşılamamışken AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Cumhur ittifakı olarak sahadayız” sözüyle bu süreci nasıl yöneteceklerinin de sinyalini verdi. Ve “asrın felaketi” “kader planı”, talihsizlik açıklamaları devreye sokuldu. İktidar kader planı diye insanların inançlarını sömürerek bir doğa olayını nasıl felakete dönüştürdüklerini gizlemeye çalışıyor.

            “KADIN DÜŞMANI POLİTİKALAR”

            “Kadın düşmanı politikalarıyla çok yakından tanıdığımız aynı iktidar, AFAD'ın ihtiyaç listelerinde dahi kadına yer vermedi. Her fırsatta "en az 3 çocuk" isteyenler afet bölgesinde, gebe ve emziren kadınları kaderine terk etti. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu raporuna göre afet bölgesinde tahminen 226 bin hamile kadın var ve bunlardan 25 bininin gelecek ay doğum yapması bekleniyor. Oysa kadınlar sağlık hizmetlerine, en temel ihtiyaçları olan hijyen malzemelerine, tuvalete, banyoya, temiz iç çamaşırına ulaşamıyor. Mahremiyetleri sağlanamıyor.Kriz durumlarında, kadınlar ve kız çocukları ve diğer kırılgan gruplar artan Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet  riskiyle karşı karşıyalar…”

Ülkemizde her üç kadından sadece biri kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alıyor. Tablo bu kadar ürkütücü iken, yaşanan deprem binlerce kadını işsizlik kıskacına hapsetti. Depremde kadınlar, kanından, canından, malından olduğu yetmezmiş gibi, bir de işsiz kaldı. Geleceksiz kaldı.Bu baskıcı ve çürümüş AKP-MHP iktidar bloğuna karşı kadın mücadelemizi yükselteceğimizin sözünü veriyoruz. Halkın gösterdiği bu muazzam dayanışma ancak örgütlü olduğunda ve örgütlü mücadeleye dönüştüğünde gerçekten yaraları sarabilir.Kız kardeşlik köprüsüyle kurmaya çalıştığımız dayanışma ağıyla, yaralarımızı sarmak için birbirine doğru uzanan o el, eşit, özgür, insanca bir yaşam adına değiştirmek için de kenetlendiğinde işte o zaman yaralarımızı gerçekten saracak ve bu yaşananları unutmanın yollarını bulacağız!

Bize bilimin ışığında eşitliği esas alan, laik, demokratik, halk egemenliğinde, eşit, tok, ölmeden, sömürülmeden, birbirimize düşürülmeden, insanca yaşayabileceğimiz bir ülke gerek, buna hizmet edecek bir devlet gerek!8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mücadelemiz buna vesile olsun. Öfkemizle, isyanımızla, ümidimizle kadın dayanışmasını örüyor, yaşamı yeniden kuruyoruz!.”

 HABER: C.Saffet Yılmaz

 

 


Yazarlar


GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans