Türkiye'nin önde gelen sivil toplum kuruluşları(STK), Marmara Denizi'nde tekrarlayan ve her geçen gün etkisini artıran müsilaj sorununa dikkat çekmek ve çözüm odaklı adımların hayata geçirilmesini sağlamak amacıyla deniz ekosisteminin alarm veren durumunu gözler önüne seren bir kampanya başlattı. Marmara Denizi ve Boğazları tehdit eden kirlilik, oksijen kaybı ve müsilaj krizine karşı harekete geçme çağrısı yapan kampanya, tüm karar vericileri harekete geçirmek için bir araya getirmeyi hedefliyor. Marmara Denizi'nin sadece bir su kütlesi değil, milyonlarca canlının yaşam alanı, kıyı şehirlerinin geçim ve yaşam kaynağı olduğunun altını çizen kampanya, “Ya&Deniz boğulursa?” sloganıyla kamuoyuna sesleniyor. Sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanan manifesto, müsilajın yalnızca estetik ya da çevresel bir sorun değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve ekolojik bir kriz olduğuna dikkat çekiyor.
MARMARA DENİZİ'NİN ÇIĞLIĞI: MÜSİLAJ VE ÖTESİ
Marmara Denizi, eşsiz biyolojik çeşitliliği, oksijen ihtiyacımızın yarıdan fazlasını sağlaması, stratejik boğazları ve kültürel mirasıyla sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın nadide bir hazinesi. Ancak 40 yıla yakın süredir evsel, endüstriyel ve tarımsal atıkların denize deşarj edilmesi, plansız kentleşme, kıyı ekosistemlerinin tahribatı, büyük ölçekli sürdürülebilir olmayan balıkçılık faaliyetleri ve iklim değişikliğinin etkisiyle deniz, kendini yenileme yeteneğini kaybediyor. Ortaya çıkan müsilaj, fitoplakton ve bakterilerin aşırı kirlilikle baş etme çabalarının bir sonucu olarak deniz yüzeyinde ve alt katmanlarında yaşamı tehdit eden bir ağa dönüşmüş durumda. Bilim insanları, müsilajın yüzeyde görünenden çok daha vahim bir tablo yarattığını ve deniz tabanını kaplayarak tüm canlıları yavaşça boğduğunu ifade ediyor.
Balıkçılar, ağlarına balık yerine müsilaj çekerken, midyeler, pinalar ve oksijen üretiminde önemli bir yere sahip olan deniz çayırları, makroalgler ve yosunlar da oksijensiz kalarak yok oluyor. Marmara Denizi'nin bu yardım çağrısı, yalnızca deniz canlılarını ve çevre şehirlerde yaşayan milyonları değil, balıkçılık, turizm ve denizcilik sektörleri ile bölge ekonomisini de doğrudan etkiliyor.
“YA&DENİZBOĞULURSA?” EYLEM PLANI”
“Ya&Denizboğulursa?” kampanyası, 2021'de ilgili bakanlık ve paydaşlarca hazırlanan 22 maddelik Marmara Denizi Koruma Eylem Planı'nın(MDKEP) uygulanmayan maddelerinin hayata geçirilmesi için acil bir çağrı niteliği taşıyor. Şu ana kadar 11 maddesi kısmen uygulanan planın, değişim ve dönüşüm odaklı diğer 11 maddesinin hızla devreye alınması gerektiği belirtiliyor. Kampanya kapsamında öne çıkan eylem adımları şunlar:
İleri biyolojik arıtma: Endüstriyel ve evsel atıkların ileri arıtma yapılmadan Marmara Denizi'ne deşarj edilmesi engellenmeli. Sürdürülebilir tarım uygulamaları artırılmalı, tarım kimyasallarının kullanımı azaltılmalı.
Ekosistem esaslı balıkçılık: Sürdürülebilir olmayan büyük ölçekli balıkçılık faaliyetleri durdurulmalı, avlanma derinliği düzenlenmeli ve küçük ölçekli balıkçılar için koruma alanları oluşturulmalı.
Sulak alanların korunması: Marmara'yı besleyen nehir, çay, göl ve sulak alanlar için etkili yasal düzenlemeler ve saha uygulamaları başlatılmalı.
Kirlilik kontrolü: Havzadaki katı ve sıvı atık çıkarımının azaltılması, atıkların yeniden kullanımı, geri dönüşümü ve atıklardan enerji üretiminin sağlanması, yeni sanayi faaliyetlerinin kısıtlanması.
Kampanya, ayrıca “Kanal İstanbul” gibi yıkıcı mega projelerinin yaratacağı ekolojik yıkıma da dikkat çekerek Marmara'nın sağlıklı geleceğinin üstün kamu yararı olduğunu vurguluyor.
MARMARA DENİZİ İÇİN MANİFESTO
“Marmara Denizi, sadece bir su kütlesi değil, milyonlarca canlının evi, kıyılarında yaşayan insanların ekmek kapısı, betona boğulan şehirlerin nefes aldıran müttefiki…
Ancak şimdi bu deniz, oksijenini kaybederek yaşam destek ünitesine bağlanmak üzere.
Müsilaj, gözle gördüğümüzden çok daha fazlası.
Balıkçılar ağ atıyor ama balık yerine denizin salyasını çekiyor.
Midyeler, pinalar nefes alamıyor.
Deniz çayırları ölüyor.
Marmara Denizi, bir kâbustaki gibi, “Yardım edin! Diye bağırıyor ancak kimse duymuyor.
Marmara Denizi hasta!
Onu hasta eden ise insan merkezli politikalar, arıtılmayan atık sular, sanayi kirliliği, plansız yapılaşma, iklim değişikliği…
Şimdi planları uygulama zamanı!
Çünkü planları çözüm yapan rafta durması değil, uygulanmasıdır.
Planlar uygulanmazsa Marmara, yaşayan su ekosistemini kaybedecek ve müsilajla ölen bir su kütlesi durumuna gelecek. Deniz boğulursa, deniz canlıları yok olur. Marmara, ölü bir su kütlesi olur.
Deniz boğulursa kıyıya mavi dalgalar değil, deniz salyası vurur.
Deniz boğulursa, denizin bereketi de şifası da yaşam da YOK olur.
Deniz boğulursa, biz de boğuluruz.
Şimdi harekete geçme zamanı!”