ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

05.01.2022

''TÜRK DİLİ TÜRK’E TANRI ARMAĞANIDIR''

Bu başlık, 1934 yılında Balıkesir Halkevi kurucu başkanı Esat Adil Müstecaplıoğlu'nun, Halkevi'nin yayın organı Kaynak Dergisi'ndeki bir makalesinin başlığıdır. Konusu Türkçe'nin arındırılmasıdır.

      Büyük oranda yabancı dillerin işgaline uğramış anadilimiz Türkçemizi de işgalden kurtarmak için Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan çalışmaları dile getirmektedir. Türk Dil Kurultayı'nın toplandığı dönemlerdir.

     Özellikle 1950 sonrası tersine uygulamalarla eskiye dönüş çabaları artmıştır. Türkçe'de, öztürkçe yanlısı yurtseverlerle, tutucu, gerici, dinci, hilafetçi  çevreler arasında uzun yıllar süren mücadeleler oldu. Karşılıklı suçlamalar yapıldı. Bu dönemi biz de gördük, yaşadık.

     Bugün de için için sürdürülen bu gerici çabaların örnekleriyle karşılaşıyoruz. İktidar partisi elemanları Arapça kökenli sözcükleri kullanmayı pek seviyorlar. Güzel Türkçemizi özellikle Arapça ve Farsça sözcüklerden arındırmaya çalışırken, son günlerde ‘' iltisaklı ‘' sözcüğü çok sık kullanılır oldu. Ne demek bu sözcüğün anlamı deyip insanlar araştırmaya kalktılar. Çünkü günlük hayatta yok, hiçbir köşe yazısında geçmeyen, kitaplarda bulunmayan Arapça sözcüğü kullanmak nereden ihtiyaç oldu. Türkçe karşılığı varken ısrarla Arapçasını kullanmak en hafif deyimle ayıptır ayıp. Türkçe karşılığı ‘' ilişkili ‘' deseniz ne kaybedersiniz.  

     Neymiş efendim, İstanbul Belediyesi'nde işe alınanlar terör örgütü ile iltisaklı (ilişkili) imiş.

     Daha önceleri de böyle Arapça bir sözcük çok sık kullanıldı. ‘' istikşafi görüşmeler ‘' denilen, Yunanistan ile Ege Denizi'ndeki sorunlar görüşüldü. Yahu bu sözcüğün Türkçesi yok mu? Neden ille de Arapçası kullanılıyor?

     Yurtseverlik sadece ‘' bayrak, vatan, millet, Sakarya ‘' demekle olmaz. ‘'Beka‘' hamasetle sağlanmaz. Adam beka diyor, varlığını sürdürme demiyor. Vatanını koruyup kurtardığın gibi, dilini de yabancı dillerin işgalinden koruyup kurtaracaksın. Bak doksan sene önce Öztürkçe'yi kullanma konusunda insanlar çaba göstermişler. Öztürkçe yanlıları başarılı da olmuşlar. Milli Eğitim demek varken neden ‘'maarif '' deniyor? İltisaklı, İstikşafi görüşme de ne demek oluyor. Doksan yıl sonra hala böyle şeylerle mi uğraşacağız. Türk diline saygı, milliyetçilik bunun neresinde?

     İstikşafi görüşme, tanımaya, öğrenmeye çalışma, araştırma, yoklama anlamındadır.

                                                  ***

     Adriyatik Denizi'nden Çin Seddi'ne kadar büyük bir coğrafyada Türkçe konuşulmaktadır. Aydınlar, yazarlar, sanatçılar, öğretmenlerin üstün çabaları olursa dilimizi yabancı dillerin saldırısından kurtarabiliriz. Bu koskoca dilde ölülerin gömüldüğü yerin Türkçe adı yoktur. Mezar da, kabir de Türkçe değildir. Arapçadan geçmiştir.'' E artık yerleşmiş ne yapalım, karıştırma '' diyenleri duyar gibiyim. Bunun adı tembelliktir. Güzel dilimiz niye bir sözcük eksik kalsın. Dilimizde ölünün gömüldüğü yerin adı ‘'gömüt''  ve gömütlerin toplu yeri de ‘'gömütlük''tür. Köylerde bile defineye ‘'gömü'' denir. Geçmek kökünden geçit, yapmak kökünden yapıt, anmaktan anıt, yazmaktan yazıt, gömmekten gömüt pekala türetilmiştir. Dilimize türetme ekleriyle yeni sözcükler kazandırmalıyız. Yalnızca Cumhuriyet Gazetesi yazarları gömüt sözcüğünü kullanıyorlar bunun bilinmesini isterim.

     Türkçemizde bazı yabancı sözcükleri, kavramları karşılığı yok. Bazı iyi işlenmiş yabancı dillerde var olan sözcükler bizde bulunmuyor. Hemen aklıma geliveren birkaç örnek vereyim. ‘'Manuel, ironik, galeri, modem, vitrin, animasyon, hacker, internet, spesifik, maus vb'' sözcüklerinin Türkçe karşılıklarını dil bilimciler hemen bulmalı, yaratmalı güzel Türkçemizi zenginleştirmeliler. Türkçenin sözcük sayısı artmalıdır.

     Birkaç örnekle konuya katkı yapalım.

     Dil bilimciler, Türkçe uzmanları, Türkçe öğretmenleri şu söylemin hangisinin doğru olduğunu anlatsınlar da hep birlikte öğrenelim.

   ‘'Çevir gazı yanmasın'' mı doğru, ‘'Çevir kazı yanmasın‘' mı doğrudur?

   ‘' Yaprak sarması ‘' mı doğru, ‘'yaprak dolması‘' mı demek doğrudur?

     Bu ve buna benzer doğrulukları netleştirilmesi gereken pek çok örnek vardır. Uzmanlar bunları düzeltmekle uğraşırken, dilimizi daha iyi işlemek için çalışırken, bir taraftan da dilimiz yabancı dillerin saldırısına hala uğramaktadır.  Özellikle dinci çevreler Arapçayı dilimize doldurarak daha iyi Müslüman olacaklarını sanıyorlar.      

                                            ***

     ‘'Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlara Türk denir.'' Türk milletinin ırklara, mezheplere, bölgeciliğe ayrılıp ufalanmasını yanlış buluruz. Atatürk'ün önderliğinde kurduğumuz Cumhuriyetimizi ve Ulus Devletimizi korumak kadar dilimizi de yabancı dillerin saldırısından korumak kararlılığındayız.

     Dilimize yapılan her türlü saldırı nereden ve kimden gelirse gelsin karşı dururuz. Çünkü millet (ulus) olmanın birinci şartı dil birliğidir. Türkçemiz vatanımız gibi, bayrağımız gibi önemlidir, kutsaldır.

     Eğitim dili Türkçe olmalıdır ve bu devam etmelidir. Çünkü en önemli ulusal bağ dilimizdir. İçimizde anadili farklı olanların da anadilini daha iyi öğrenmeleri için olanaklar yaratılmalıdır.

     Doksan yıl önce yazı başlığında ‘' Tanrı ‘' sözcüğünü kullanan yazardan bu yana biz şimdi ‘'Tanrı'' sözünü kullanıyoruz diye ayıplanıyoruz. Yahu bu Türkçesidir.  Atalarımız Orta Asya'dan beri Tanrı demişler. Nerede ‘' Tanrı Türk'ü korusun '' diyenler.

     Sonuç olarak diyorum ki, güzel dilimiz Türkçemiz, vatan kadar, bayrak kadar kutsaldır ve korunmalıdır. Geliştirilmeli, işlenmelidir.

     Yazarlar, sanatçılar, öğretmenler ve gençler haydi iş başına. Göreviniz ve sorumluluğunuz büyük.


Bu yazı 459 defa okundu.


Yorumlar


Ad Soyad E-Mail
GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans