ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

27.05.2022

KÖYÜMDEN ANEKDOTLAR (BALIKESİR, BALYA, KAYALAR KÖYÜ)

Bugün konumuz, Kayalar Köyü Anekdotlarıdır. Gerçek ve yaşanmış Kayalar olaylarının sizlere anekdot olarak aktarılması için uzun zamandan beri araştırıyorum. Derleyebildiğim bu ibretlik ve ders veren güzel hikayecikler, halen köyümüzde yaşayan tüm Kayalarlı hemşerilerimizin bildiği ve duyar duymaz, yüzlerinde gülücüklerin ve tatlı bir tebessümün oluştuğu hoşa giden ibretlik olaylardır. Ayrı ayrı tarihlerde yayınladığım bu güzel hikayecikleri ;

- 2009 yılında yayınlanan KAYALAR KÖYÜ ve TARİHİ kitabımın değişik bölümlerinde,

-2016 yılında yayınlanan TEMETTÜAT KAYITLARI ile KAYALAR kitabımın ikinci bölümünde (12 anekdot ile),

-2018 yılında yayınlanan KAYALAR KÖYÜ TARİHİ ve SOSYAL YAŞAMI kitabımın ikinci bölümünde (12 anekdot ile) ,

-2021 yılında yayınlanan "THE KAYALAR" KAYALAR KÖYÜ kitabımın da ikinci bölümünde (12 anekdot ile) dile getirmiştim. Bu kez Kayalar Köyü Anekdotları'nı, ikişer - üçer gazetemizin uygun köşelerinde "ODAGIRANI SOHBETLERİ" içinde sizlerle paylaşacağım.Yüzünüzden tebessüm ve samimi gülücükler eksik olmasın . 25 MAYIS 2022 Muharrem KAYNAK

Söze başlarken ;                                                                                                                                                                                                                                                      

Bu yazılanlara ne denir diye araştırdım, sözlük ve ansiklopedileri karıştırdım, her birisinin birer anekdot olduğunu öğrendim.

Anekdot; yaşanmış bir olayın başlı başına bir bütünlük gösteren öyküsüdür ve bu öykü ders veren, ibretlik bir örnektir. Diğer bir tarif de ise, kısa öykü, fıkra, makale, menkıbe, hikayenin yavrusu, hikayecik, fıkra yerine diye tarif ediliyor. Bazı kaynaklarda, kısa ve özlü bir anlatımı olan, ince anlamlı ve güldürücü öykücükler olarak ifade edilmektedir.

Anekdot kahramanlarımız kimdir, anekdot yaratan Kayalar olayları nelerdir, ne zaman, nerede, ne maksatla, yaratılmış ve doğmuştur, kime ne demek istiyor, alınacak dersler nelerdir .

Köyde çok kolay veya çok zor işler ile uğraşırken söylenen sözlerden, tarla, bağ, bahçe ziraati ile uğraşırken, çift sürerken, ekin ekerken, mısır bostan çapalarken, orak biçerken, harman alırken…vb.  olaylardan ve hayvancılıkla uğraşırken başa gelen olaylardan .

Cemiyet hayatındaki toplantılarda, camide, mevlit, hayır, düğün, dernek, bayram , nişan ve nikah törenlerinde...alınan ve çıkarılan derslerden, okulda, okula gelip giderken, (Koca çay) Koca Dere'de veya Koca Dere'ye gelip giderken, Balya'ya, Ilıca'ya ve Balıkesir'e gidiş gelişlerde veya oralarda yaşanan olaylardan.

Gurbet ellerde yaşanan ve çekilen çilelerden, Balya ve Soma madenlerinde çalışırken, Alamanya'da çalışırken…ve yaşananlardan, askerlik anılarından, askere giderken, izine gelirken veya teskere alıp dönerken, asker arkadaşlarından, askerlikte yaşanan olaylardan, civar köylerle birlikte yaşadığımız olaylardan (muhacir, yörük, laz, çerkez, gürcü, çetmi ve roman vatandaşlardan ) alınan derslerden derlenen hikayelerden.

Bu güzel eser ve hikayelerimizi Nasreddin Hoca fıkraları ve en meşhur Karadeniz fıkraları gibi dilden dile dolaştıralım.Yeri geldiğinde sözümüzü söyleyelim ve taşı gediğine koyalım, köyümüzün fıkra ve hikayelerine sahip çıkarak bunları yaratan hikaye kahramanlarımızı anarak yaşatalım.

Teşekkür ;

 Sn.Ömer ÜNAL (Ömer Abi) ; Köy kahvesindeki sohbetlerimizde her anlatılan hikayeden sonra,  bunları not alalım, unutmayalım, hemen yazalım ve bu zengin kültür mirasımızın kalıcı olmasını, dilden dile dolaşmasını ve ulaşmasını sağlayalım derdiniz.İşte yazdık ama size yetiştiremedik, siz rahmetli olsanız da, biz onları okuyucularımızla paylaşıp sizi anıyoruz, mekanınız cennet olsun.

Öğretmen Sn.Celal KARABIYIK bana yukarıdaki sözünüzü bu şekilde aktardı ve hatırlattı, aman unutmayalım, hemen yazalım dedi. Bizde bu görevi yerine getirelim diye işe koyulduk, yazdık ve şimdi okuyucularımızla paylaşıyoruz. Sevgi ve saygılarımızla, Kayalar'a ve Kayalarlılar'a armağan olsun. 

ANEKDOT NO : 1 (ARKADAŞLAR PAZAR EKMEĞİ YESİN)

Son askerlik yoklamalarını da yaptıran Kayalar delikanlıları köyde “ Arifene “ yaparlar ve helalleşip Balıkesir'e oradan da tren ile acemi birliklerine gideceklerdir. Kara yolu ile yaya olarak Balıkesir'e varırlar, civar köylerle beraber yirmiye yakın asker arkadaş karınlarını doyurmak için bir lokantaya girer, uzun bir masa etrafında dizilirler, herkes yemeğini söyler, ancak masada yeterli ekmek olmadığını gören Kayalar'lı bir arkadaş, hemen kalkar, yakındaki ekmek fırınından kişi sayısı kadar ekmek alır kucaklar getirir,fırıncı da ekmekleri taşımada bu delikanlıya yardımcı olur.

Gün görmüş arkadaşları ve lokantacı bir kucak ekmek ile dönen delikanlıyı mahcup etmek istemezler ve derlerki ekmeğimiz vardı ne zahmet ettin. Mahcup ama gönlü bol delikanlımız yahu bu kadarcık ekmek kime yetecek “HEM ARKADAŞLAR PAZAR EKMEĞİ YESİN” der.

Bu delikanlının adını bizler biliyoruz ama kendisi rahmetli oldu .Köyde bu hikayeyi bilmeyen de yoktur, biz de isim vermeden yazıyoruz.(Bu hikaye kendi arkadaşlarının ağzından aktarılmıştır.)

Neden: Bu delikanlı yaylada hayvancılıkla uğraşıyor, orada yaşıyor, düğünde, bayramda ve cuma günleri namaz kılmak için ancak köye kadar gelen birisidir. Kasabayı, şehri ve lokantayı bilmez, ama çok cömert, eli açık ve gönlü boldur yardım sever birisidir, bu da konumuzun güzel bir örneğidir.

ANEKDOT NO : 2 (KOCA MEHMET'İN PREFE OYNAMASI)

Ayvaz oğlu Koca Mehmet ; eski toprak, güçlü ve  kuvvetli bir adamdır. Evde karnını doyurur,  cigarasını yakar, doğru Odagıranı'na  kahveye giderken .Karısı  dur  gitme, biraz odun kes de ocağa atalım deyince, avlunun içindeki odunları balta ile keserken, balta kayar ve ayağı kesilir ciddi bir şekilde kanamaya başlar, kanı durduramayınca hanımı, hadi çabuk git de sağlıkçı kahvededir, oralarda epsemlet der. Ağzından düşürmediği sarma sigarasını tüttürerek ve yürüyerek kahveye gelen Koca Mehmet'e ulan iyiki geldin var mısın bir okka yapağısına prefe oynamaya deyince, hemen iki kişi prefeye başlarlar. Ayağının kesilip şarıl şarıl kan aktığını unutan Koca Mehmet'i Sağlıkçı Ali uyarır, Yahu Koca Dayı bu nedir deyince  “ HA! SAHİ BEN AYAĞIMI KESMİŞTİM ONUN İÇİN KANIYOR, ŞU OYUN BİTSİNDE Bİ BAKIVER DER” Gereği sağlıkçı tarafından hemen yapılır ve kan durdurulur. Sonuç :Prefe briçten de zor, herkesin öğrenip oynayamadığı, sayı tabelasının bile tutulmasını, kayıt altına alınmasını bilenlerin sayısının çok az olduğu bir iskambil oyunudur.Çok uzun sürer, idama mahkum bir suçlunun son arzusudur ve oyun dört yıl sürmüştür, bu süre zarfında affa uğradığı için ölümden kurtulmuştur denir. Koca Mehmet İlkokul üçüncü sınıfa kadar okumuş mudur bilemem, oğulları ve torunlarına soralım, doğrusunu onlar bilirler. NOT : Koca Mehmet'in iki  kilelik  dolu buğday çuvalını ambarın merdivenlerinden tek başına sırtında çıkardığı bilinir ve söylenir. (Bu hikaye Sağlıkçı Ali Şerbetçi'den  alınmıştır.)

ANEKDOT NO : 3  (KOLCULAR GELİNCE AĞZINDAKİ SİGARAYI CAST… DİYE YUTAN SELBES MUSTAFA)

Eskiden köyde ve kentte hemen herkes tütün sarar ve kendi cigarasını kendisi yapar içerdi.Gerçi Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde Türkiyemiz'de filitresiz cigaralar vardı ama çok pahalı idi .Köye kaçak tütün getiren tüccarlar olurdu, sigara içen onu bulurdu . Ama kolcular yakalarsa kaçak sigara içenin tütün, tabaka, pipo ve kağıdına el koyar, para cezası keserdi, üst üste yakalanır ve korucuya karşı gelirse hapse (dama tıkılırdı) atılırdı. Kolcuların ne zaman nereye gelip baskın yapacağı belli olmazdı, aniden köy kahvesini basan kolcuları görenler, cigarayı, tabakayı, pipoyu, tütün ve kav kesesini, varsa çakmağını atar fırlatır ve bende yok, bu benim değil diye kendilerini savunurlardı.

İşte öyle bir gün, Selbes Mustafa köy kahvesinde iken, ağzındaki yanan kaçak sigarayı (Kolcuları görür görmez eli ile alıp yere atmadan) dili üzerinde çevirip cast diye söndürür ve yutar. Kolcular gidince kendisine  sorarlar  “ YAHU SELBES MUSTAFA SENİN AĞZINDAN  YERE SİGARA DÜŞMEDİ NE YAPTIN YUTTUNMU YOKSA “ derler. O'da dilimle çevirdim ve cast diye yutuverdim der. (Bu hikaye köy kahvesi sohbetlerinden alınmıştır.)

ANEKDOT NO : 4 (SELAM DURAN DOZER OPERATÖRLERİ)

Köyümüzde 1961-1974 ve 1978-1979 yıllarında toplam 14 yıl süre ile muhtarlık yapan ve adı unutulmayan, yaptığı ve başlattığı hizmetlerle devamlı olarak anılan Bekir Sami Gümüş (Bekir Ağa) köyümüzün yollarının yapımında ve imece usulü çalışmalarda bile bizzat kazma kürek ile çalışarak örnek olmuş bir adamdır. Buna rağmen kendisini çekemeyen ve kıskanan bazı kötü niyetli kişilerce çalışmaları engellendiği için yollarımızın yapımı 20-25 yıl gecikmiştir.Oysa çalışmalarının takdir edilip alkışlanması gerekiyordu.

Ve nihayet : Bekir Sami Gümüş vefat ettiğinde hala köyümüzün yolları devletin dozer, makine ve greyderleri ile yapılmaya devam ediyordu. Onun cenazesini omuzlarında taşıyan kortej Alapınar yolunu takiben Koca Emin'in evinin altından geçip Karşıyaka'ya doğru ilerlerken yol yapımını sürdüren bir dozer ile bir greyder operatörü araçlarını stop ettirip, yere inerek Bekir Sami Gümüş'ün cenazesini ayakta selamlamışlardır. ( Bu anekdot  Beyazıt Kaynak'tan alınmıştır.)


Bu yazı 504 defa okundu.


Yorumlar


Ad Soyad E-Mail
GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans