Geçen binlerce yıllık insanlık tarihinden çok daha farklı bir dönemi, girilen dünyanın üçüncü bin yılında yaşayacağımızı düşünüyorum...
Gelinen sürecin oluşturduğu bilgiler ışığında ortaya çıkan buluşlar ve gelişen teknoloji, yeni düşünceler ve de bilimsel kavramları insanlığın hizmetine sundu…
Bilim ışığında eğitilen ve öğrenen insanın ulaştığı refah ve yaşam kolaylığı, farklı ve yeni bir yaşam serüvenini ortaya çıkarıyor…
Barınma, giyinme, yeme, kentleşme ve yaşam felsefesinde değişiklikler oluyor!
İnsanın daha konforlu, güvenli ve adil bir hayat sürmesi için düşünme ve ifade hakkından başlayan, insan olmanın onuru ve özgürlüklerini ortaya koyan yeni sistemlerin varlığıyla karşılaşıyoruz…
Her ne kadar dünya nüfusu 7 milyara ulaşmışsa da iletişim çağı nedeniyle yeryüzünün her noktasında ortaya çıkan bilgi, bulgu ve olayı anında öğrenen bir dünya insanlığı var artık!
Küresel bir yaşam biçimi giderek tüm insanları birbirine benzeştirdi.
Şimdi herkes, her şeyden haberdar ve her türlü yaşam bilgisine sahip durumda…
Düşündüklerini, heveslerini, hayallerini, hedeflerini güdüleyen her şeyi biliyor ve de görüyor.
Kendinde olmayanlara da bir gün sahip olacağı umuduyla motive oluyor!
Bu yüzyılın geçen asırlardan daha hızlı farklılaşacağı çok açık.
Bilimsel, düşünsel ve teknolojik gelişimin geometrik hızla oluştuğunu bu yüzyılın ilk 20 yılında yaşadık!
Gidişat; bilgiye ulaşım kolaylığını getirmesi, insan yaşamı için gerekli olan yaratıları oluşturması, sanatsal estetiği öne çıkması ve insan ömrünü güvence altına alması adına bir şans olmalı!
Demem o ki; bu yüzyılın başında insanlık her türlü rahat ve konfora ulaştı.
Hatta uzaydan elde edeceği yeni şeylere daha da rahat bir yaşam süreceği özgüvenine kavuştu. Şimdi tek beklentisi var. O da daha uzun yaşamak!
Dünyayı saran Koronavirüs’ü uzun yaşamak isteyen insanı korkutuyor!
Yani uzun yaşamayı hedeflerken ölümle karşılaşmak insanların paniğe kapılmasına neden oluyor!
İnsanlık tarihinde ölüm korkusu her zaman olmuştur.
Ancak bu yüzyılda yaşayan bilinçli insan, doymak bilmeyen çıkar peşinde koşan kapitalistler tarafından ölümlerin yapay yollarla oluşturulduğunun farkında.
Bu nedenle pisi pisine ölmek istemiyor. Önlem almak istiyor.
Ülkemizde virüsten hastalananların sayısı 18’e yükseldi.
Gerekli önlemler alınıyor.
İlk defa havuz medyası da dahil tüm medya, kamu görevini tam yapıyor, yurttaşlarımızı korkutmadan aydınlatmaya çalışıyor.
Bu krizi şimdilik iyi yönetiyoruz…
Hijyen sağlamak ve yurttaşı sakinleştirmek görevi yerel yönetimlerin üzerinde.
Ancak bazı belediyeler hala işin farkında değil!
İktidarın partisine bakmadan yerel yönetimlerle daha sıkı iş birliğine girmesi gerekiyor. Çünkü yurttaşlarımızın canı ile ülkenin ekonomisi felaketle karşı karşıya. Bu olayda siyaset yapılmamalı!
Yapılması halinde her ölümün müsebbibi siyasi çıkar peşinde koşanlar olacaktır!
Bu arada sevindirici bir olaydan da bahsetmek isterim.
SONAR Araştırma kurumu, yerel seçimlerin birinci yıl dönümünde İstanbul hariç 20 Büyükşehir’deki nüfusu yüksek olan 147 ilçenin belediye başkanlarının başarı performansını ölçmüş.
15 Ocak – 15 Mart tarihleri arasında yapılan araştırmada Adana/Çukurova Belediye Başkanı CHP’li Soner Çetin tüm belediye başkanları arasında 1. olmuş. Kutluyorum.
Soner Çetin’ini yakından tanırım. Sadece başkan olarak değil, insan olarak da sevilen biridir. Her şeyden önce nazik, vefalı, hemşerisine saygılı, kadrosu liyakatli ve vizyonu olan üretken bir belediye başkanıdır. Doğruyu söylemesi, kimseyi aldatmaması ve eyyamcılıktan uzak kalması Halkı ile kucaklaşmasını sağlamıştır.
Nitekim 31 Mart 2019 seçiminde 2. Kez % 59 oyla belediye başkanı seçilmişti.
Bir yıl sonra Çukurova halkının %73,6’sının Çetin’i başarılı bulması, Ona oy vermeyenler bile takdirleri kazandığının göstergesidir.
Görülen o ki, her başarı ergeç karşılığını buluyor!
