YazıYorum (Mete Kozdağ)
Türk Dil Kurumu;
Politikayı, devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış,
Dış politikayı, bir devletin sınırları ötesindeki devletlere uyguladığı siyasete verilen isim,
Ticareti, kazanç amacıyla yürütülen alım satım etkinliği veya alışveriş sonucu elde edilen, yararlanılan fiyat farkı-kar, olarak tanımlıyor.
Günümüzde dış politika ile dış ticaret ilişkileri, daha da iç içe geçmiş durumdadır. Bununla beraber, ekonomik ilişkilerin dış politikadaki ağırlığı, ilgili ülkenin dünyadaki yeri, tarihsel gelişimi, ekonomisinin yapılı, dış ekonomik koşullara bağımlılık derecesi ve hatta siyasi rejimi gibi çeşitli unsurlara göre değişmektedir.
Öte yandan, otoriter rejimlere sahip veya demokrasinin henüz yerleşmemiş olduğu ülkelerde, çoğunlukla popülist-milliyetçi söylemlere dayanan 'sözde siyasi' gerekçelerle ekonomik çıkarlar, hatta toplumun asgari ekonomik gereksinimleri, feda edilebilmektedir.
Devletlerin iç politikasında olduğu kadar dış politikasında da başlıca yönlendirici faktör, ekonomi ve ticarettir.
Yeni dünyadaki siyasete, ekonomi de eklendiği için dış politikalarda değişim yaşanmakta ve ekonomik etkenlerle şekillendirilen, dış politika manevraları kullanılmaktadır.
Devletleri birbirlerine güvenmemeye yönelten günümüz uluslararası sisteminde, büyük güçler arası savaşlar belki doğrudan askeri güç üzerinden olmuyor ama ticaret; küresel güç mücadelesinin merkezine uzun zaman önce yerleşmiş durumda.
Dünya Ticareti, artık çok kutuplu. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki payları, yüzde elliyi aşmış durumda.
Güçlü devletler arasında denge siyaseti yürütmek, Türkiye'nin geleneksel dış politika anlayışıdır. Gelişmekte olan Türkiye, güvenliğine yönelmiş tehditleri yok etmede ve ulusal çıkarlarını gerçekleştirmede kendi imkânlarının yeterli olmadığı durumlarda diğer ülkelerle iş birliği yapmıştır. Üzerinde oturduğu coğrafyanın küresel aktörlerin çıkarları için taşıdığı değer göz önüne alındığında, denge politikasının Türkiye için ne kadar hayati olduğu anlaşılır.
Ekonomik krizler, dünyadaki bütün ülkeleri etkiler. Ancak bu etkiler, bütün ülkelerde aynı şiddette olmaz. Her ülke, kriz dönemini atlatmak için çeşitli politikaları hayata geçirir. Bu politikaların doğruluğuna ve başarısına göre, krizden etkilenme düzeyleri de farklı olur.
Küresel aktörler arasında, ciddi bir gerginlik var. Küresel hakimiyet mücadelesi devam ediyor. Çatışmalar ve savaşlar dünyayı tehdit etmeye ve korkutmaya devam ediyor. Bu nedenle gelişmelerin titizlikle takip edilmeli, bu gelişmelere karşı da stratejik önlemler hazırlanmalı.
Okunuyor olmak dileğiyle, saygılar.
