Soru şu: Demokrasiyi neden içselleştiremiyoruz?
Batı ülkeleri demokrasiyi içselleştirip geliştirirken biz neden içselleştiremiyoruz…
Müslüman doğu neden demokrasiye geçemiyor?
“Müslümanlıkla demokrasi bir arada olmaz da ondan mı?”
“Asker millet” olduğumuz için mi?
Fukaralığımızdan mı?
Eğitimsizliğimizden mi?
Gelişmemişliğimizden mi?
Darbe ve demokrasi; geceyle gündüz, savaşla barış, emekle sermaye gibi toplumsal yaşamın şeklini belirleyen bir birine zıt; ama birisi diğerinden türeyen iki kavramdır...
Yani;
“Zıtların birlikteliğidir”
Darbe varsa; Hak, hukuk, eşitlik, özgürlük kısıtlanır ama haksızlığa, hukuksuzluğa, eşitsizliğe, baskılara, adaletsizliğe karşı mücadele yok olmaz…
Demokrasi darbenin içinden, barış savaşın küllerinden, özgürlük esaretin koyu karanlığından devinerek fışkırır…
Acı çekmeden, direnmeden, bedel ödemeden insanlık gelişemez…
İşte bu yüzden, tam da bu yüzden…
Çok acılar çekmiş bu topraklar
Zulümler, işkenceler, baskılar, mahpusluklar görmüş
Aydınları zulme karşı direnmiş, asılmış darbelerde
“Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” Diyen Dadaloğlu'ndan mertliği
“İriş Dede sultan iriş” Diyen Börklüce'den paylaşımcılığı
Eline, diline, beline sahip ol diyen Hacı Bektaş-ı Veli'den Hoşgörüyü
Mevlana'dan affetmeyi
Yunustan sevip sevilmeyi öğrenmiş,
“Yürü üstüne üstüne, tükür yüzüne celladın” diyen Ahmet Ariften cesaret almış
Aman dilememeyi Sebahattin Ali'den
Büyük insanlığı Nazım'dan dinlemiş
Ölmüş ama yok olmamış,1968'de 1978'de yenilmiş ama teslim olmamış…
Padişah fermanını yırtıp “Ya istiklal ya ölüm.” Diyen Mustafa Kemal Atatürk'ten cesaret almış…
Korkmayız, Korkmuyoruz, korkmayacağız!