TANZİMATIN ÜÇ PAŞASI (8) MEHMET EMİN ALİ PAŞA
Bu görevi kısa sürdü. Reşit Paşa'nın dördüncü kez bulunduğu Paris büyükelçiliğinden Dışişleri Bakanlığına getirilmesinden sonra bakanlıkta başka bir göreve Ali Efendi atandı.Rütbesi Üla'ya -korgeneralliğe- yükseldi. 16 Aralık 1845 ‘de ikinci kez Dışişleri müsteşarı oldu ve kendisine Beylikçilik - padişah divan kaleminin başı -görevi de verildi. 28 Eylül 1846'da Mustafa Reşit Paşa sadrazam olunca Ali Paşa'yı bala – orgeneral rütbesiyle – Dışişleri Bakanlığına getirdi. Ali ve Fuat Paşa'lar Reşit Paşa'dan sonra ikinci ve üçüncü adam olarak Osmanlı imparatorluğunu yönettiler ve Tanzimat reformlarının önemli kısmını yürürlüğe koydular. 6 Ocak 1848 ‘de Sultan Abdülmecit , Dışişleri Bakanı Ali Paşa'ya vezir payesini- mareşale eşit - , imparatorlukta en yüksek mülkiye rütbesini verdi. 40 yaşından önce sakalına kır düşmemişlere bu rütbe verilmezdi. Ali paşa ise 32 yaşını 10 ay 2 gün geçe 33 yaşında vezir olmuştu. Vezir olduktan sonra Paşa dendiğinden o günden sonra Paşa ünvanını kullandı (Öztuna,37).
Üç Tanzimat bakanının arasında Ali Paşa ‘' Doğu'nun Rothschild'ı'' denilen Galata Bankerlerinden Camondo ailesinin geleceğini en çok etkileyen kişi olmuştur.'Ali Paşa'nın uzun süre , istikrazların – borçların - hangi şahıslardan yapılacağı, döviz tahvillerini hangi bankerlerin yapacağı gibi konularda son söz sahibi oldu. Aklı başında, dengeli kişiliği ile büyükbaba Abraham de Salomon ve torunları Abraham – Behor ve Nissim için güven içinde iletişim kurulan bir istikrar ve tutarlılık abidesi olmuştu. Ali Paşa'nın siyasi yıldızı birden parlamıştı.26 yaşında İngiltere büyükelçisi ve ardından Dışişleri Bakanı olduktan sonra 1852'de , daha 37 yaşında iken Sadaret makamına ilk adım atmıştı. Kırım Savaşı'nda sonra, Avrupa'yı iyi bir şekilde tanıma imkanını bulmuş , Viyana ve St. Peterburg'da geçirdiği zaman bu bilgisini olgunlaştırmıştı. (Şen & Le Tarnec, 28). ‘'O kadar derin ve kapsamlı bir tedrisattan geçmişti ki , kendisinden dünyanın en bilgili Türk'ü diye söz edilirdi ve hatta her konudaki engin bilgisiyle yarışacak bir Avrupalı'ya rastlamanın bile mümkün olmadığı söylenirdi. İlahiyatta piskoposlara taş çıkartır, Musevilikte Yahudilere''. İstanbullu bir kapıcının oğlu olan Ali'nin, bu mütevazi kökeninin kendinde bıraktığı özgüven zayıflığı Elçi Thouvenel'in gözünden kaçmamıştı, Ali Paşa için şöyle diyordu: ‘'Bütün meziyetlere sahip, en önemli olan biri hariç, yani etkileyici bir karakter ve itimat telkin edebilmek için gerekli olan kendine güven ‘'.(Şen &Tarnec, 29).
Ali Paşa hızlı yükselişini kişisel yeteneklerine, çalışkanlığına ve Reşit Paşa'nın desteğine borçludur. Ali Paşa , kendikendini yetiştirmiş, ağırbaşlı bir kişiydi. Herkesin gıpta ettiği dürüstlük ve namusluluk timsaliydi. Üstün bir tutarlılık ve güvenilirlik özelliğine sahipti. Bu da onu kendine ulaşılması zor biri hale getirmişti. Kısa boylu ufak tefek , alçak sesle, mırıldanırmışçasına konuşan narin bir adamdı. Adımları tereddütlü, sürekli etrafı tarayan bakışları canlıydı. Fransa'nın Avusturya elçisi Hübner, 1856'da Paris Kongresi'nde Ali Paşa'yla tanıştıktan sonra ‘'…beni en fazla etkileyen kişi Sadrazam Ali Paşa oldu'' demiş ve onu şöyle tanımlamıştı: ‘'ulvi fizyonomisini bazen derin ve bir o kadar da yumuşak melankolisi gölgeliyordu. Karşımızdaki adam , ülkesinin ölmeden önce otopsiye yatırılmasını izleyen büyük bir vatanseverdi''.
Maria de Melfort, Osmanlı Bankasına atanan bir müdür hakkında söylediklerini Ali Paşa'nın ağzından şöyle aktarır : ‘'Ümit ederim bunlar hükümetime yol yapmak için fon getirirler. Ama bunun sonu nereye varacak ? İflasa mı?''. Kaç karısı olduğunu soran bir İngiliz kadınına verdiği alaycı yanıt da ilginçtir : ‘'Sizin kocanız gibi Madam, iki karım var.Tek farkımız var . O bunu gizliyor, ben gizlemiyorum'' ( Şen & Tarnec, 30).
Ali Paşa arkadaşı Fuat Paşa gibi Mevlevi tarikatından idi. Beyazıt Mercan'da konağı ve Bebek'te yalısı vardı. Tesalya'da Tırhala şehri dışındaki çiftliğinin gelirlerinden yararlanıyordu. Eşi Fatma Hanım, 1871'de ölen eşinden 14 yıl sonra 60 yaşında öldü
Ali Paşa'nın öldüğü 1871 yılında Osmanlı İmparatorluğu eski Osmanlı Devleti değildi. İmparatorluk Avrupa'daki en büyük desteği Fransa II.İmparatorluğu'nun, 19 Temmuz – 10 Mayıs 1871 arasındaki, Prusya ile olan savaşı kaybetmesiyle, hayli etkilenmişti. Prusya'nın galibiyetiyle Alman Birliği kurulmuştu. Fransa kültürünün yanlısı ıslahatçı sadrazam Ali Paşa'nın 1871'de ölümü de ıslahat hareketlerini sekteye uğrattı. Islahat hareketlerine karşı başlayan eğilim kamu oyunda batı aleyhtarlığını ön plana çıkardı. Abdülaziz , on yılı aşkın bir süredir Osmanlı yönetiminin istikrarının teminatı olmuş olan Ali Paşa'nın ölümünden duyduğu memnuniyetini gizlememekte idi. Niyeti devlet yönetiminde daha etkin olmaktı. Ancak tavırları akli dengesiyle ilgili kuşkular uyandırmaktaydı. Çeşitli kafeslerde beslediği nadir kuşlarına olan zaafı sonuçta zararsız bir meraktı ve Ali Paşa da sağlığında Sultan'ın bu göze batmayan zafiyetini kolaylıkla örtebiliyordu. Ancak dalkavuk devlet adamlarının çevrelediği Abdülaziz'in garip alışkanlıkları paranoyaya dönüştü. Kendisi ile yakın dost ve ticaret ilişkisi olan, finansörü Abraham Salomon Camondo üzüntülüdür ve şöyle yazmaktadır: ‘'Yangın korkusundan Sultan'ın, dışarıdan gelebilecek her türlü tehlikeye karşı kendini teminat altına almak için , Dolmabahçe ve Çırağan Sarayları'nın çevresindeki , tahminen 700 evden oluşan mülkü satınaldığı kulağımıza geldi. Eğer duyduklarımız doğruysa , bu operasyon önemli harcamaya sebep olmuştur ve dolayısıyla ecnebi efkar – ı umumiye -kamu oyu – için kendisinden bu kadar büyük ısrarla talep edilen fonların nerede kullanıldığını bilmek muhakkak ki çok ilginç olacaktır . (Şen & Tarnec,129)
8