TANZİMAT VE GETİRDİKLERİ (14)
Tanzimat'la birlikte o güne kadar dış borç almayan Osmanlı hükümetleri ilk kez bu durumla karşılaştı. Fakat o günün modern finans araçlarını bilmiyorlardı. Osmanlı Devleti'nin mali ve para politikalarında baş rolü oynayan Ermeni, Musevi , Rum ve Frenk bankerlerdi. Bunların başında George Tubini, Lorando , Bernard Corpi, Zanni Stefanovich, Shilizzi, Glavani, Raoul Crespin , Eustache Evgenidis, Camondolar, Fernandez, George Zarifi, Mavrokordato, Yorgo Zafiropulos, Christaki Zografos Efendi, Jacques Alleon ve Mısırlıoğlu Bogos Bey vardı (Manav, 19).
Hükümetin mali sıkıntılarının artması, sermaye sahibi banker sınıfının ortaya çıkmasına yol açtı. Bu kişilere, çoğunun hem ikamet, hem de işyerlerinin Galata'da olması nedeniyle Galata bankerleri denmeye başladı. Galata bankerlerinin bir kısmı üst düzey bürokratlarla yakın ilişkiler kurdu; sultanların, paşaların ve bazı kurumların finans işlerini idare ettiler. George Zarifi Sultan II. Abdülhamid'in şahsi bankeri ve danışmanıydı. Sarraf Cezayirlioğlu Mıgırdiç ve Salomon Camondo Mustafa Reşit Paşa'nın sarrafıydı. Köçeoğlu Agop , Ali Paşa'nın özel bankeri, Mısırlıoğlu Bogos , Sultan Abdülaziz'in annesinin sarrafıydı. Sarraf Mihran Düz de Sultan Abdülaziz'in annesi valide sultanın bankerliğine atanmıştı. Emanuel Baltazzi'nin oğlu Aristide Baltazzi, Hazine – i Hassa'nın resmi bankeri idi ve istikrazlarda – borç alınmasında – diğer bankerlere tercih ediliyordu .( Manav, 18).
Tanzimat'ın bir parçası olarak 1844 yılında para piyasasına çekidüzen vermek için yapılan para reformuyla ( tahsis – i sikke) birlikte, Osmanlı kuruşunun İngiliz sterlin karşısındaki değer kaybının da önüne geçilmesi amaçlanmıştı. Bu nedenle kambiyo kurunu kontrol etmeleri için Baltacı Monolaki, Jak Alyon diye hitap edilen Emmanuel Baltazzi ve Jacques Alleon'la anlaşma yapıldı. Bu olay İstanbul'da ilk finans kurumunun kurulmasını sağladı. Ayni zamanda mali piyasada Galata bankerlerinin etkinliği arttı. Bu iki banker ortak bürolarında Avrupa üzerine poliçe çekmek suretiyle kambiyo kurunun kontrolünü sağlıyordu .Ayrıca iki banker 1845'de İstanbul'un ilk bankası olan , devletin de ortak olduğu Dersaat Bankası'nın temelini attı.
1800'lerin başından itibaren Galata Bankerlerinin faaliyetleri yavaş yavaş hız kazandı. Devletin mali bunalımıyla doğru orantılı olarak büyüdüler. Devletin iç borçlanması arttıkça bankerler de güçlenmekteydi. İç borçlanmanın yetmediği durumlarda , dış borç temin etmekte Galata Bankerleri aracı oldu. Avrupalı finans çevreleri ellerindeki fonları değerlendirebilecekleri yeni bir Pazar bulmuşlardı. Bu gelişim Galata Bankerlerinin kendilerinin kurumlaşmasına yol açtı. Böylece yurt dışı finans kaynaklarıyla yakın ilişki içinde olan yerel bankalar kurulmaya başladı.
Kurulan bu yeni bankalarla Bank – ı Osmani – i Şahane ile rekabet etme olanağı buldular. Şirket -i Maliye, Şirket -i Umumiye, İstanbul Bankası, İtibar -ı Umumiye , Esham Tahvilat ve Kambiyo Şirketi adlı banka ve firmalarla 19.yüzyıl boyunca hükümetin kısa vadeli avans taleplerini Galata Bankerleri karşıladı. Camondo ailesine ait Camondo ve Şürekası Şirketi'nin finans kuruluşları arasında özel bir yeri bulunmaktaydı
Kırım Savaşı sadece Osmanlı hükümetinin yabancı sermayeye karşı direncini kırmadı , ayni zamanda Avrupalıların Türkiye'ye yatırım yapma konusundaki tereddütlerini de azaltmıştı. Osmanlı başkentiyle ilk ilgilenen Fransızlar, Rothschild'lar oldu. Daha ikinci reform paketi ilan edilmeden , Islahat Fermanı'ndan daha birkaç gün önce , Alphonse de Rothschild İstanbul' a geldi. Babası James'in Babıali'ye sunmak istediği projeleri getirmişti. Fakat biraz geç kalmıştı. Hükümet İngilizlere 500.000 sterlin sermayeli Ottoman Bankası'nın kurulması için izin vermişti. (Şen &Tarnec, 36)
İspanya / Portekiz kökenli Venedik'te uzun bir süre yaşadıktan sonra Türkiye'ye göç eden Sefarad Yahudilerinden Camondo ailesinin Osmanlı finansman ve bankacılık dünyasında önemli etki ve payları olmuştu. Ailenin ünlenmesini neden olan bankacılık işini kuran İzak ve Abraham'ın babaları Ortaköy sinagogunda yöneticilik de yapıyordu.
İki kardeş, İstanbul'da daha bankalar kurulmadan önce bankerliğin yanısıra ticaret ve gayrimenkul işleri yapıyordu, yeniçeri ordusunun ihtiyaç duyduğu çuha bezini Fransa'dan ithal ederek devlete satma imtiyazını elde etmişlerdi. Ayrıca Hindistan'dan ithal edilen baharat ve özellikle mücevher işinde büyük bir pazar payına sahiptiler. İzak 1832'de vebadan öldü. Mirasçısı olmadığı için serveti kardeşi Abraham'a geçti. 1830'ların ilk yarısında ailenin bankacılık sermayesinin 25 milyon dolar olduğu tahmin edilmektedir. Abraham kısa bir sürede bankacılık operasyonunu dünyanın en önemli kuruluşlarından biri haline getiriyordu ve ‘'Doğu'nun Rothschild''ı olarak anılmaya başlıyordu.
Abraham Salomon (1781- 1873) Tanzimat'ın mimarı Mustafa Reşit Paşa'yla ve sarayla , daha sonra da Ali ve Fuad Paşalarla çok yakın bir ilişki kurdu. Tanzimat fermanının hazırlanmasında ve reformların uygulanmasında önemli rol oynadı. Abraham Salomon ve oğlu Salomon – Rafael Camondo (1810 -1866) Osmanlı uyruğunda olmamalarına rağmen Karaköy – Galata bölgesinin yeniden düzenlenmesinde, imarında , belediyecilik hizmetlerinin geliştirilmesinde ve bölgenin bir Avrupa kentine dönüştürülmesinde, bugünkü Bankalar caddesinin ülkenin Finansman Merkezi haline gelmesinde büyük katkılar sağladı. O tarihte yabancıların gayrimenkul sahibi olma hakları bulunmuyordu . Abdülaziz'e yakınlıkları dolayısıyla Camondolar ilk kez gayrimenkul satınalma hakkı elde ediyorlar ve bu alanda da yatırım yapmaya başlıyorlardı. Kırım Savaşı sırasında ve sonrasında devlete, devlet büyüklerine önemli miktarlarda kredi ve borç para veriyorlar. Hem Türkiye'de hem İtalya'da hem de torunlarının sonra yerleştiği Fransa‘da hayır işlerine katkıda bulunuyorlardı. Abraham Camondo Osmanlı tarafından ve sık sık bol miktarda nişanla taltif ediliyor. İtalya kıralı Vittorio Emmanuel ona ‘'kont'' ünvanı veriyor.1864'de Zarifi, Ralli, Zoğrafyan ile ortak Societe General'i kuruyorlar. Kuruluşun hemen sonrasında banka devlete 50 milyon frank borç veriyor. Raphael Camondo genç yaşta 1866'da ölüyor. Camondo ailesini servetinin yönetimi iki oğluna geçiyor; Abraham de Camondo (1829 – 1889) ve Nissim de Camondo (1830 – 1889).
1858 yılında Büyük Reşit Paşa devlet işleri ile çok meşgul olduğu ve borç taksidini ödemeyi ihmal ettiği bir sırada , alacaklısı, yakın dostu Abraham Salomon Camondo , birkaç kez paşayı ziyaret ederek borcunu hatırlatmak ister. Paşa sürekli atlatır. Abraham Efendi , haber vermeden paşanın Baltalimanı'ndaki yalısına bir akşamüstü gider. Paşa iş dönüşü evde banyoda iken Abraham Efendi'nin geldiği bildirilir. Paşa ‘'Atlatın. Burada olmadığımı, geç döneceğimi söyleyin'' der. Abraham Efendi buna hazırlıklıdır. ‘Zararı yok ben de beklerim'' der. Uşaklar Abraham Efendi'yi gitmeye ve sonra gelmesine ikna edemezler. Paşa banyoda adamın gidip gitmediğini öğrenmek ister . Azrail uşak kılığında yanaşır. Adamın gitmek istemediğini söyler. Kafası devlet işleri ile meşgul Reşit Paşa büyük bir strese girer. Kalb krizi geçirir.Ölür. Durumu öğrenen Abraham Efendi parasını alamayacağı üzüntüsünden dolayı ağlamaya başlar. Niçin ağladığını soranlara, birden toparlanarak ‘'Paşa hazretleri cennete gittiler; ben öksüz kaldım. Ben dövünmeyeyim de kim dövünsün ? ‘' diye yanıt verir. Söylentiye göre Reşit Paşa'nın ölüm haberini alınca en çok dövünen Rum banker Yorgo Zarifi olmuş.
Büyük Reşit Paşa, son zamanlara kadar oturduğu kemik hastanesi olarak kullanılan Baltalimanı sarayını mimar Sarkis Dalyan'a yaptırmıştı. İstanbul'u ziyaret edeceği düşünülen Fransız İmparatoru III. Napolyon ve eşinin burada kalması planlanmıştı. Kırım savaşı nedeniyle imparator gelememişti. Mustafa Reşit Paşa kendi öz oğlunu, Sultan Abdülmecid'in kızı Fatma Sultanla ( Abdülhamit'in kızkardeşi) evlendirdiği zaman bu sahil sarayı saraya damat olan oğlu ve eşinin ikametleri için saraya 250.000 altına satmış, kendisi sarayın yanıbaşındaki ahşap bir binada oturmayı sürdürmüştür. Fatma Sultanın pek sevemediği eşi, yalı yakınlarında bir deniz kazasında ölmüş. Fatma Sultan'ın ikinci eşi Paşa, Abdülaziz'in tahttan indirilmesinden sonra, Taif'e gönderilmiş , orada hayatını kaybetmiştir.. Fatma sultan da 1882'de , genç yaşta ölmüştür. Sarayı, ailenin küçük çocuğu Meliha Sultan'a vasiyet etmiş, ağabeyi Abdülhamid'in onayı ile Meliha Sultan buraya yerleşmiştir. Bir süre sonra kocası Necip Paşa ölmüş, cenaze töreni yapılırken, töreni pencereden seyreden Meliha Sultan , töreni yöneten Ferit Beyi beğenmiştir. Ferit Bey'in ailesi araştırılmış ve Damad olmaya uygun bulunmuş ve Meliha Sultan Ferit Bey'le evlenmiştir. Daha sonra Ferit Bey , Damat Ferit Paşa olmuştur (Kamilpark,blogspot.com)
14