Bugünün dünyasını görmezden gelip kendi kafanızdaki dünyayı arzularsanız eğer siyaseten…
Doğrunun ve aklın olması gereken her yere kendi kafanızdaki siyaseti yerleştirmek için çaba içine girerseniz eğer…
Geleceği ıskalamamak olası değil.
Bilim ve teknoloji alanında inanılmaz ilerlemeler sağlayan dünyanın uygar ülkelerine bakın…
İnsanın ağzını şaşkınlıktan açık bırakan gelişmeler soluksuz ilerliyor.
Tıp, fizik, elektronik…
Gelecekten belki de korkmamıza sebep olan yapay zeka…
Robotların bazı ülkelerde şimdiden aktif rol almaya başlaması…
Muazzam gelişmeler.
Dünyanın bir kısmı böyle…
Lise çağlarında geleceği şekillendiriyorlar. Çünkü düşünme odaklı, araştırma ve muhakeme yeteneğini kullandırtan eğitim modellerini kullanıyorlar.
Gerçekten şaha kalkıp uçuşa geçmiş vaziyetteler…
Böyle bir dünyada bir böyle ülkeler cenahı var.
Bir de Irak, Suriye, Afganistan gibi bataklıklar…
Her ülke için bilim ve liyakat her şeyden önde olması gereken ilk değerdir.
Emperyalizmin kuklası olan ve kendi ağına düşürdüğü tüm benzeri ülkeler; bilimde dudak uçuklatan ülkelerin fiilen belki 200-300 yıl gerisindeler.
Dünyanın tümü 2025'i yaşamıyor anlayacağınız.
Bir kısmı 2100'lerde, bir kısmı 1800'lerde.
Eğitim, akıl ve bilim üçlüsünü ön plana alan ülkelerin geleceklerinden endişe etmelerine gerek yok.
Ama her şeyi yap boza çeviren, her adımlarında siyası argümanları ön plana çıkaran, kendi siyasi ideolojilerini toplumun bütününe dayatmaya çalışan idarelerin ise aradaki farkı kapamaları imkansız olsa da en azından yaya kalmamaları için evrensel değerlerle akıl ve bilimin ön plana alınması şart.
Yapay zekanın her şeyin yerine geçebilme ihtimaline karşı Türkiye'nin bu hızlı fırtınayı ıskalamaması gerek.
Ama ne durumdayız izliyorsunuz; liseleri 3+1 mi yapalım 2+2 mi, hangi sınavı koyalım, hangi müfredata ne sıkıştıralım, hangi ders kitabından Atatürk İlkeleri'ni çıkaralım da Atatürk'ten az bahsedelim, 29 Ekim yerine 15 Temmuz'u daha bir ön plana çıkaralım tavrına devam edersek, gelişen dünyayı çoktan ıskaladık demektir.
Fen Liselerini kapatıp kapatıp onların yerine her tür İmam Hatip Lisesi açmak…
Türk eğitim tarihinin tüm kazanımlarını alt üst ederek; bakmamız gereken o dünyaya ulaşmamız imkansız.
Ondan gidiyor işte imkanı olan genç beyinler yurt dışına.
Son yıllarda bırakın doktorlar gibi, mühendisler gibi nitelikli çalışanlarımızı…
Okumak için yurtdışına gitmek için çaba harcayan üniversite kuşağını ve hatta lise kuşağına bakın…
Sayılar vardır muhakkak ama hiç gördünüz mü açıklanmış olanını?..
Misal; lise çağlarındaki kaç öğrencimiz yurt dışında eğitim görüyor?
Bunların sizce kaçta kaçı ülkemize dönecek eğitimleri sonrası?..
Kan ve beyin kaybeden Türkiye; gelişen dünyayı yakalamak istiyorsa öncelikle eğitimdeki siyaseti ve siyasi oyunları bir kenara koymalıdır.
Eğitim politikaları günlük siyasi argümanlarla değil akıl ve bilim ışığında değerlendirilmeli ve uygulamaya konmalıdır.
Öğrenciler için analitik düşünce, yorum ve muhakeme becerisi kazandırarak araştırma odaklı bilimsel eğitim tek seçenek olmalıdır.
Sınav ve test girdabına soktuğumuz öğrencilerimiz lise son sınıfa geldiklerinde ruhen neden tükenmiş duruma geliyorlar farkında değil misiniz?..
Farkında değil misiniz ey Milli Eğitim?...
Bu zamanları ıskalamaması lazım Türkiye'nin…
Etrafımız gayya kuyusu iken…
Tek güvenebileceğimiz eğitimli gençlik.
Aksi halde zır cahil bir kitle yaratılacak ki, okuyormuş gibi yapıp sıfır bilgi ile kalacak ülkemiz sonra başbaşa..
Bunu öngöremeyenleri tarih affetmez… Iskalarsak kaybedeceklerimiz tahmin edemeyeceğimiz kadar telafisiz olacak.
Bugün Milyoner yarışmasında “ağaç yaşken eğilir” atasözünü bile bilmeyip “ağaç” yerine “bahçe hortumu” diyebilen yarışmacılara güya şaşırıyoruz ya…
Iskalarsak, daha neleri mumla arar hale geleceğiz biraz düşünün isterseniz?
Bu yazı 78 defa okundu.