
TRUMP VE BUGÜNKÜ ABD
ABD' siyasetinde bugün en büyük güç, yolsuzluğa bulaşmış olan günümüz sistemine karşı olmaktır. Artık ne büyük yönetimin solu ya da küçük yönetimin sağı kalmıştır. Ne de ikisinin ortasında ılımlı orta yol söz konusudur. Yalnız sağcı kanatın kültür popülizmi vardır. Bu popülizm göçmenleri, seks değiştirenleri, derin devleti, woke-ismi (dümen suyunda gitmeyi), sosyalizmi, kritik ırk teorisini ve diğer Cumhuriyetçi Trump'ın adamlarını hedef almaktadır
Ekonomik popülizm de ülkede artan gelir eşitsizliğini ve politikacıların neredeyse rüşvet almasının yasalaşmasını hedef almaktadır. Büyük şirketler mevzuatın azaltılmasını, şirketlere çöken şişmanlamış ve bir işçinin 350 misli aylık alan CEO'ların vergi mevzuatında boşlukların çoğaltılmasını, şaşırtıcı derecede zengin olan Amerikalıların da vergilerin azaltılmasını istemesi bugünün gerçeğidir.
Profesör Robert Reich'a göre Demokratlar Cumhuriyetçilerin kültür popülizmini kabullenerek kazanamazlar. Onlar ekonomik popülizm üzerinde durmalı ona yoğunlaşmalıdırlar. Bugünün ABD'sinde eşitsizlik rekor düzeye ulaşmıştır. Büyük şirketlerden ve çok zenginlerden büyük paralar siyasete karışmış, CEO'lar ortalama bir işçinin gelirinden aşırı ölçüde fazla gelir temin eder olmuş, başkan çevresini milyarderlerle doldurmuş ve büyük vergi indirimleri vaad etmiş ve bu indirimleri yoksul halk kesiminin ve işçi sınıfının gelirlerini indirerek yapacağını belirtmiştir. Bunlar Amerikan demokrasisinin tehlike içinde olduğunu ve diktatörlüğe doğru eğilimin arttığını göstermektedir. Demokratlar ulusal politikalarını eşitsizlik ve yolsuzluk üzerine kurmalıdırlar (Robert Reich; The democrats'. ‘'Great unawokening ‘' is a Giant political Diversion'', 17.6.20025- robertreich@subtrack.com)
1. Demokratlar'ın ekonomik Popülizm Dönemi
20.yüzyılın başında Amerikalılar ekonomiyi ve demokrasiyi Altın Çağ'ın - Rubber Baronlarından. – Hırsız baronlarından kurtarmıştı. Bu ‘'The Progressive Era''- İlerici Dönem- diye adlandırılan dönemde milyonlarca Amerikalı varlık ve gücün tepede yoğunlaştığını bunun da demokrasiye ve ekonomiye zarar verdiğini gördü.
Wisconsin'den ‘'Fighting Bob''- Savaşan Bob La Follette , ülkenin ilk minimum – asgari – ücretini kurumlaştırdı. Başkan adayı William Jennings Bryan büyük demiryolu şirketlerine, büyük bankalar ve sigorta şirketlerine hücum ederek kampanyasını yürüttü. Ohio'dan Senator John Sherman ABD'de ilk antı- trust yasasının çıkmasını sağladı. Başkan Theodor Roosevelt dev trust'lerin çözülmesi için bu yasayı kullandı. Susan Be. Anthony kadınların seçme hakkını kazanmalarını sağladı. Reformcu Jane Adams çocukların korunması ve kamu sağlığı ilgili yasaların çıkmasında öncülük etti. Mary Harris Jones - Jones Ana- gibi organizatörler işçi sendikalarının kurulmasının öncüleri arasında idi.
1910 yılında Roosevelt bir demecinde ‘' çok varlıklı ve ekonomik olarak çok güçlü ufak bir sınıf insanın temel amacı bu gücü tutmak ve arttırmaktır. Böylece Amerikan demokrasisini yıkmaktır.''dedi. Çare olarak 1916'da varlık vergisini ve1922'de değer artış vergisini koydu.
Teddy Roosevelt'in beşinci kuzeni Franklin D. Roosevelt 1929 krizinde kapitalizm ve demokrasi arasındaki ilişkinin yeni pazarlığını yaptı. İşçilere sendika kurma hakkı, haftada 40 saatlik çalışma olanağı, işsizlik aylığı ve sosyal güvenliği getirdi. Ayrıca FDR varlıklılar üzerine yüksek marjinal gelir vergisi koydu. Yılda 5 milyon dolardan fazla kazananlara % 75 gelir vergisi ve kontrollü finasman yasası yürürlüğe soktu. 1936'da FDR yeniden seçilmek için adaylığını koyduğunda Amerikan demokrasisinin yoğunlaşmış ekonomik gücünün yarattığı despotizmin yok edilmesi üzerinde duruyordu.
‘'Şirketleri, bankaları ve sigorta kurumları yoluyla sanayi diktatörlüğü hükümetin üstünde kontrol kurmaya başladı. Bir zamanlar sahip olduğumuz politik eşitlik ekonomik eşitsizlik karşısında anlamını yitirdi. Küçük bir gurup, başkalarının emlak, para , ve emeğini hatta hayatlarını kontrol edecek halde ellerinde yoğunlaştırdı. Bu ekonomik despotluğa karşı Amerikan halkının başvuracağı tek makam hükümetin organize edilmiş gücüydü. 1929 krizi bize despotizmin ne olduğunu öğretti.1932 seçimleri halkın bunu sonlandırmak için verdiği yetkiydi''
Roosevelt milleti ‘'ekonomik royalistlerin''' bütün toplumu bir hizmet ülkesi yapmak istemesine karşı uyarıyordu. Kadın ve erkeklerin çalışma saatinin tespiti, alacakları ücret, emekçilerin çalışma koşulları halkın kontrol etmesinin ötesine çıkmış ve ‘'sanayi diktatörlüğü ‘' tarafından zorla kabul ettirilir olmuştu. Roosevelt ‘' konu demokrasinin yaşamasını sağlamaktan başka bir şey değildir'' diyordu.
Roosevelt ,1936 seçimlerinin arifesi akşamında Amerikan halkına büyük iş adamları ve finansçıların onun seçimi kaybetmesini istediklerini söylüyordu. İlk başkan seçildiği sıralarda şunlara işaret ediyordu;
‘'Biz barış için eski düşmanımız iş hayatının ve finansal sistemin tekeliyle, spekülasyonlarla, hesapsız bankacılıkla, sosyal sınıf sorunlarıyla, bölücülükle ve harp sırasında aşırı para kazanmak isteyenlerle savaştık. Onlar ABD Hükümetini kendi faaliyetlerine yapışmış bir ek gibi görüyorlardı. Biz ise organize paraya bağlı bir Hükümet'in organize suç örgütlerine bağlı bir Hükümete bağlı olmaktan farklı olmadığına inanıyorduk.
Tarihimizin hiçbir döneminde bu güçler bir adaya karşı bu şekilde topluca karşı gelmemiştir. Onlar bana nefret etmekte birlik içinde olmuşlardır ve ben onların bu nefretine hoş geldin diyorum''
2. ABD'de Demokrat Parti neden ekonomik popülizmi terketti?
1950'lerde Demokrat Parti ekonomik popülizmden vazgeçti. Onlar başkanlık seçimlerinde artık doymak bilmeyen iş adamlarından ve vicdansız finansçılardan söz etmiyorlardı.
II.Dünya Harbi sonrası gerçekleşen refah dünya tarihinin en büyük orta sınıfını yarattı. Aynı zamanda zengin ve yoksul arasındaki derin fark azaldı.1950 ortalarında özel sektör çalışanları sendikalaşmaya başladı. Mavi yakalılar da sürekli olarak cömert aylık ve ek menfaatler elde ediyorlardı. Ekonomik durgunluğa ve krizlere Keynesçi önlemlerle çare bulunuyordu. Bu toplam talep – aggregate demand- yönetiminin yerine geçiyordu. Hatta Başkan Richard Nixon bile ‘' Şimdi biz hepimiz Keynesçiyiz'' diyordu. Ekonomik gelişmenin geniş ölçüde paylaşıldığı, mali ve para politikalarının ekonomik-business cycle- dalgalanmalarına uyarlılığı olunca, hiç kimse ekonomik popülizme ihtiyaç duymuyordu. Ayrıca harp sonrası komünizm korkusu eski demokrat sınıf politikalarının üzerine baskı yapıyordu
Daha sonra sivil haklar ve Vietnam harbi karşıtlığı, var olan kurumsal bürokrasi yapısı karşıtlığını, otorite karşıtı, hükümete, Wall Street'e ve büyük şirketlere güveni olmayan yeni solu – New Left'i- doğurdu. Hatta bu ayrışma Demokrat Parti içinde mücadeleye konu oldu. Berni Sanders'in popülistliği ile Hillary Clinton'ın ana akım Demokratlığı arasında mücadele başlamıştı
2016 seçiminden hemen sonra Demokrat anketçi Stanley Greenberg ‘'demokratların ‘'beyaz işçi sınıf'' sorunu yok onların ‘' işçi sınıfı sorunu var''. Bu sorunu ‘'progressive''ler şerefli ya da cesurca çözmede isteksizdirler ‘' demişti. 2016 Trump'ın seçiminden önce Demokratlar 24 yılın 16'sında Beyaz Saray'da idiler. Clinton ve Obama yönetimlerinin ilk iki yılında Demokratlar kongrenin iki meclisini de kontrol ediyorlardı. Bu sürede yoksul aileler için önemli yasalar çıktı. Affordable Care Act, Earned İncome Tax Credit genişletilmesi ve Family and Medical Leave Act bunlar arasındadır. Bu dönemde, makalesini bu yazımda özetlediğim Prof.Dr Robert Reich, Demokrat yönetimin çalışma bakanlığın yapmakta idi.
Bu dönemde Yeni Demokratlar şehir banliyölerinde sık parti değiştiren seçmenlere yoğunlaşmış ve eski demokrat işçi sınıfını unutmuştu. Kongredeki demokrat milletvekilleri de ortalama bir işçi sınıfının taleplerini dinlemeyi nerdeyse red etmişti. Eğer orta sınıf küçülürse bunun otoriterliği büyüteceği gerçeğini unutmuşlardı.
Bill Clinton -free trade agreements- özgür ticaret anlaşmaları yapmış, milyonlarca mavi yakalının işini kaybetmesine ve onların ayni nitelikte iş bulamamasına neden olmuştu. O, Çin'in World Trade Organizasyonu'na girmesini sağlamış, ülkedeki imalat endüstrisinde çalışanların ücret ve aylıklarını ve de iş güvenliğini dikkate almamıştı. Clinton ve Obama şirketleri desteklemiş, işçi sınıfının temel dayanağı olan sendikaların yanında durmamıştır.
2008 yılı kampanyası sırasında Obama'dan ‘'işçi sendikası'' ibaresinin kampanya sırasında kullanılmasının yasaklaması istenmiştir. O sıralarda işçilerin nerede ise çoğunluğu sendika dışında çalışmakta idi. Bilindiği gibi işçi sendikaları yalnız yüksek ücret elde etmek için kurulmamıştır. Ayni zamanda, sendikalar, politik gücü ve Wall Streeti dengeleyen bir güç kaynağı olmuştur. Clinton ve Obama yönetimlerinde şirketlerin gücü artmış, iş gücü içinde sendikalı işçi oranı giderek azalmıştır. Anti-trust uygulaması zayıflamıştır.
Hem Clinton hem Obama mali açıdan büyük şirketlere ve zengin kişilere dayanmıştır. Reformlara arkalarını dönmüştür. 2008 yılında Obama, Nixon'dan beri, seçim kampanyalarında kamu finansmanı almayan ilk başkan adayı olmuştur. Fakat kampanyalar sırasında verdiği sözleri tutmamıştır.
3. Cumhuriyetçi Parti'nin Kültür Popülizmini Kucaklaması
FDR yönetiminde Demokratlar ekonomik popülizmi kucaklamadılar. Bundan doğan kültürel popülizm boşluğunu Cumhuriyetçiler doldurdu. Richard Nixon ve korumasındaki Pat Buchanan başlatılan New Deal koalisyonunu bozmakta ve beyaz emekçi sınıfını Cumhuriyetçilere katılmada kültür popülizmini kullandılar.
Reagan Washington elitlerini ve kibirli bürokratlarını ekonominin gelişmesini engellemek ve kişisel başarıyı kösteklemekle suçlarken kültürel popülüzmü kullanıyordu. Amerikanın tepesindeki çürümenin, nedeni ortalama emekçi Amerikan ile bağlantısı kopmuş, kültürel elitti. Reagan'ın faşist köpekleri yoksulla kucaklaşan ‘'refah kraliçeleri''- welfare queens''- diye haykrıyordu.
2004 başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçiler, Demokratları latte içen, sushi yiyen, Volvo araba süren, New York Times okuyan, vücudunu deldiren- body piercing-, Hollywood'u seven, Amerikan gerçeğinden uzak hırbo adamlar olarak tanımlıyordu.
Bir süre sonra Amerikan siyaset sistemine oluk gibi para aktı. 2016 seçimlerine ABD'nin yüzde birini meydana getiren en zenginlerden, 24,949 aşırı derecede zengin kişiden, iki partiye de seçim kampanyası masraflarının yüzde 40'ını kapsayacak kadar hibe para geldi. Aynı yıl büyük şirketler başkanlık, senato ve meclis seçimleri için iki partiye toplam 3,4 milyar dolar yardımda bulundu. Artık işçi sendikalarının bunu dengeleyecek gücü kalmamıştı. Onlar ancak 213 milyon dolar hibe edebildi. 2020'de Cumhuriyetçiler , Amerikan Kamu hayatının merkez mücadelesini kültür savaşları olarak görmeye başlamışlardı. Ve Trump geldi.
4. Sonuç
II.Dünya Harbi'nden hemen sonra kolej mezunları Cumhuriyetçiler için rey verdi. Demokratlardan daha çok cumhuriyetçi kanun yapıcılar Ivy ligi üniversitelerinden geliyordu. Bugün tersi söz konusudur. 1980 ile 2020 arasında Demokrat Parti emekçilerin partisi yerine kolej mezunu profesyonellerin partisi oldu. Bugünlerde ise üniversite mezunları Demokratlara yer vermektedir. Trump bu eğilimin kaynağı değil o eğilimin sonucudur.
Fakat Cumhuriyetçi popülizm tamamiyle düzmece bir harekettir. Son kırk yıldır en büyük değişim – emekçi sınıfının güvensizliği ve kızgınlığı arkasında gizlenen değişim – kimlik politikası, ‘'woke''izm, kritik ırk teorisi, transgender-cinsiyet değiştirmiş- çocuklar, göçmenler ve diğer cumhuriyetçi kültürel şeytanlıklarla ilgili değildir.
Gelir ve servet dev ölçüde arttı ve buna artan güc de eklendi. Gelir dağılımı ciddi şekilde bozuldu Bu durum geride kalanların gururunu, statüsünü ve girişimcilik isteğini yaraladı ve baltaladı. Prof.Reich'a göre Demokrat Parti büyük uyanıştan çıkarken tehlikeli bir yola girdi.ABD nüfusunun büyük kısmının içinde bulunduğu durumu Demokrat Parti'nin çok iyi anlaması gerekiyor. Eğer geçmişten bir şey öğrenildiyse gelir ve servet artışı ve dağılımının çok iyi bilinmesidir. Artan gelir ve servet tırmanışına karşı bir gücün oluşması gerekir. Bu gurup, incinen geride kalanları bir nevi tedavi etmelidir. Bu nedenle Demokrat Parti ekonomik popülizmi kucaklamalıdır. Aksi halde, bunu yapmayan Demokrat Parti'nin varlık sebebi ortadan kalkacaktır.