
1961-1962 Öğretim yılı başlayalı iki ay kadar olmuştu. Balya Ortaokulu'nun ikinci sınıfında başarılı bir öğrenci olarak okuyordum. Babam okul idaresine müracaat ederek, oğlumun tasdiknamesini istiyorum, Balıkesir İl merkezinde okutacağım dedi. Okul Müdürü de babama, eğer almazlar da geri gelirseniz ben de almam dedi. Buna rağmen ısrar edince tasdiknamemizi aldık ve okuldan ayrıldık.
Balıkesir Oruçgazi Mahallesi'nde amcamın evinde kalacaktım. Muharrem Hasbi Koray Lisesi'nin Ortaokulu'na kayıt olacaktım. Planımız öyle idi, gelin görün ki öyle olmadı, bizi oraya almadılar. Balıkesir Lisesi'nin Ortaokul kısmına müracaat ettik, orası da almadı. Bizi yönlendirdiler, hemen aşağımızda, eski kilisenin yanındaki Ticaret Lisesi'ne gidin dediler. Hiç istemediğimiz halde Ticaret Lisesi'ne de gittik, neredeyse kayıt yaptıracaktık. Sarı şeritli şapkamı değiştirip, kırmızı şeritli ortaokul şapkası almak gerektiği için vazgeçtik ve Balıkesir Valiliği'nin yolunu tuttuk…
Önce Valilik önündeki bir arzuhalciye “Valilik Yüksek Makamına diye” bir dilekçe yazdırdık. Valilik Makamına varınca, babam şapkasını çıkardı, eline aldı, ikimiz de ceket düğmelerimizi ilikleyerek kapıyı çaldık ve içeri girip, huzura çıktık. Vali Bey dilekçeyi aldı ve parafe ederek, Vali Yardımcısına sevk etti. Vali Yardımcısına da aynen, saygıda kusur etmeden girdik, o da parafe ederek Milli Eğitim Müdürü Ahmet Altümsek'e sevk etti. Aynı saygılı duruşumuzla onun da huzuruna çıktık. Müdür Bey dilekçeyi aldı ve Sn. Vali'den itibaren sevkleri inceleyip, bize peki siz ne istiyorsunuz diye sordu?
Milli Eğitim Md. Sn. Ahmet Altümsek Bey'e Balıkesir Lisesi Ortaokulu 2. Sınıfına kayıt olmak istiyoruz dedik. Babam devlet adamlarına hitap ederken belagatini de kullanarak çok güzel konuşuyordu. Sn. Müdür babama sen ne iş yaparsın, sen kaç yaşındasın diye sorunca; babam ben 38 yaşımdayım dedi ve “Hazır Ol'a Geçerek, öyle bir “Asker Tekmili” verdi ki bende ilk kez duydum… nci Süvari Tb. Kh. Bölüğünden Nalbant Onbaşı Muharrem Oğlu Murat Kaynak Balıkesir Emret Kumandanım diye kükredi… Makam odası ve koridorlar adeta bu ses ile inliyordu.
Peki, Murat Usta oğlun Balıkesir Lisesindeki öğretimi başarabilir mi, orası çok zordur, ne dersin diyince. Babam tabi benim oğlum yapar, geldiği okulda “Balya Orta Okulu” İftihara geçen bir öğrencidir, ben oğluma güveniyorum dedi. Milli Eğitim Müdürü hiç yerinden kalkmadan bizi uğurladı. İşimizin olup olmadığını kapıdaki sekretere defalarca sorduk, sekreter dolma kalem ile dilekçeye Sn. Müdür'ün yazdıklarını okudu ve tamam siz gidin, sizin kaydınızı yapacaklar dedi.
Okula kaydımızı Müdür Muavini Hüseyin Güven Bey yapmıştı. Bir yıl geçti, bir gün bir baktık ki, Tarih öğretmenimiz Nezihe Şayakçı'nın yerine belli bir dönem dersimize de giren Lise Müdürümüz Faik Eroğlu ile birlikte “O' Heybetli ve çok yetkili” öyle bildiğimiz Milli Eğitim Md. Sn. Ahmet Altümsek Tarih dersimize öğretmen olarak girdi ve üç ay kadar bizim öğretmenliğimizi yaptı.
Şaşırdık, teneffüse çıkınca sorup, soruşturduk. Meğer Milli Eğitim Bakanı denetlemeye geldiğinde Brifing'de kaç adet İlkokul ve Ortaokulunuz var diye soru sormuş, bir türlü doğru cevap verememiş. Adamcağızı derhal görevinden alıp, hangi okulu istiyorsun söyle, öğretmenliğe geriye dönüyorsun demişler ve görevine son verip derhal bizim okula tayin etmişler. Doğrusu nasıl olmalı idi;
*Milli Eğitim Müdürü başka bir İl emrine idareci olarak atanabilirdi. *Ya da Milli Eğitim Müdürü bunu gurur meselesi yapar ve istifa edebilirdi. Sayın Ahmet Altümsek hiç öyle gurur falan yapmadan, kutsal saydığı esas görevine “öğretmenliğe”dönmeyi kabul ve tercih etmiştir. Ahmet Bey'in ilk dersi bizim sınıfa olduğu için, Lise Müdürümüz Faik Eroğlu onu sınıfımıza getirip bize takdim etmişti.
Bu olayı hiç unutmuyorum.“Ne oldum deme, Ne Olacağım de” sözünü her hatırladığımda anlatırım. Yine hatırladım ve sizlerle paylaşıyorum. Bu da böyle bir ders olsun diyorum. Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin.