Yeni Türkiye'nin son yıllarda sık sık basına yansıyan haberlerinden oldu çıktı…
Tadilat, tefrişat, yenileme, yeni bina falan filan…
Makam odalarının arkasına banyo, dinlenme odaları, giyim odası yaptırıyorlar.
Böyle abukluklara sevdalı makam sahipleri var.
Bazı belediye başkanları, bazı üst düzey bürokratlar, bazı rektörler falan…
Utanmadan, sıkılmadan…
Kimsenin bir şey dediği yok, “dingonun ahırı” olup çıkıyor sonra kurumlar, saygınlıkları bitiyor, vatandaş gözünde siliniyor, netice olarak devlet yıpranıyor tümden.
Sonra soruşturma açsan ne yazar, açmasan ne?..
Baştan hangi akılla böyle işlere başlanır ki?..
Ve neden?..
Hani bizim insanımızın aklına parlak fikirler ve düşünceler hep tuvalette iken gelirmiş ya, arkadaş arası sohbetlerde anlatılır durur böyle hikayeler…
Bilim de rektörün banyosunda mı üreyecek, gelişecek; o kafa mı acaba?..
Suyun kaldırma kuvvetini hamamda bulduğu söylenen Arşimet'e mi özeniyor bazı rektörler ne dersiniz?
Rektörlere çevirdik oklarımızı bir an…
Sözümüz meclisten dışarı zira en son Sinop Üniversitesi yansıdı kamuoyu gündemine.
İsmail Arı'nın Birgün'de çıkan haberine göre milyonlarca liraya yaptırılacak yeni rektörlük binasında makamı için 1 banyo, 1 dinlenme odası, 1 yemek odası ve 1 giyim odası da bulunuyormuş rektörün…
Makam odasında niye banyo olur ya inanılır gibi değil.
Sabah işine geliyorsun, akşam evine dönüyorsun, 24 saat ikametin değil, işyerinde bu ne perhiz bu ne lahana turşusu allasen?..
Aynı şekilde Dicle Üniversitesi'nde de, Kayseri Üniversitesi'nde de aynı tip olaylar yansıdı kamuoyu gündemine de….
YÖK görmüyor mu bunları?..
Üniversitelerimizin uluslararası bilim liglerinde nerelerde olduğu belli…
Dağa taşa üniversite açıla açıla liyakat dibe vura vura üniversite ciddiyeti ve saygınlığı da bitti gitti.
Boğaziçi ve ODTÜ başta olmak üzere pırlanta üniversitelerimizin son yıllarda sokuldukları, düşürüldükleri hale bakın…
Rektörleri üniversitelerin öğretim üyeleri direkt seçse en azından kendi içlerindeki çürükler doğal olarak ayıklanır zira netice itibariyle herkes birbirini bilir.
Ama işin içine atama geldi mi, entrikalar, adam bulmacalar, torpil ve siyasi hesaplarla bilim de nitelik de kalmaz üniversitelerde.
Bir kısım rektöre bakın…
Bir kısım üst düzey bürokrata…
Bir kısım devlet şemsiyesi altındaki genel müdürlere…
Bir kısım belediye başkanlarına…
Banyo ne yav?..
Sonra işçisiyle beraber kaldırım taşı döşeyen Fatih Maçoğlu gibi belediye başkanlarına soruşturma açılsın da…
Devletin malı denizin gerçekten öte tarafı görülmesin…
Net söyleyelim; makam odasının arkasına küçük ev yaptıran bu makam sahiplerinin yaptığı gerçekten ayıptır, ne yaptığını bilmezliktir, yanlışların yanlışıdır.